Sudan İzlenimleri
Ali ARIKMERT
Afrika’ya ikinci kez yola çıkıyordum. İlk seferimde Güney Afrika’da ve Zambiya’da bulunmuştum. Bu defa gittiğimiz ülke Sudan oldu. Sudan Uluslararası Afrika Üniversitesi Afrika İslam Merkezi tarafından Kur’an-ı Kerim’in nüzulünün üzerinden 14 asır geçmesi münasebetiyle 15-17 Aralık 2011 tarihleri arasında Sudan Cumhurbaşkanı’nın sponsorluğunda Hartum’da ‘Kur’an-ı Kerim ve Kur’an’ın İnsanlık Medeniyetinin Kurulmasındaki Rolü’ konulu uluslararası sempozyumun davetlisi olarak İstanbul’dan bir gurup STK temsilcisiyle Sudan’a gittik. Bu program vesilesiyle Afrika topraklarını bir kez daha görmek nasip oldu.
14 Aralık Çarşamba günü yolculuğumuz Atatürk Havalimanından başladı. Mısır üzerinden aktarmalı olarak Sudan’a uçtuk. Mısır Kahire Havaalanı oldukça büyük ama çok sakindi. Beraber yolculuk yaptığımız bir arkadaş, normalde bu havaalanının çok hareketli ve kalabalık olduğunu söyledi. Mısır devrimi ve sonrasında yaşanan gelişmelerden dolayı bu sıralar aktarmalı uçuşlarda farlı ülkeler tercih ediliyormuş. Oradan Mısır Havayollarına ait bir uçakla Sudan’ın başkenti Hartum’a uçtuk. Bu yolculukta biraz baş ağrısına müptela oldum. Yolculuk bir an önce bitsin diye dua ediyordum. Diğer taraftan da inince karşılaşacağımız havalimanına giriş, vize işlemleri ve beklemelerden dolayı endişeleniyordum. Ancak hiç de korktuğum gibi olmadı.
Hartum Havaalanına indik. Uçaktan inen yolcuları Airbus ile havaalanı binasına taşıyorlardı. Konferans için gelenleri ise özel bir araçla VİP olarak karşıladılar. Hiç bekletmeden hemen otele götürdüler. Otelde kayıt işlemlerinden ve odalara yerleştikten sonra akşam yemeği için açık hava güzel bir yere gidiyoruz. Şehir içinde bütün yolculuklarımızda polis eskortluk yapıyor. Bizim için trafik durduruluyor, hiç beklemiyoruz. İlk gün yolculuğun yorgunluğu da üzerimizde, yemekten sonra otele geçip istirahata çekiliyoruz.
İkinci gün sabah erken saatlerde otelde kahvaltı yaptık. Daha sonra da konferansın yapıldığı Uluslar arası Afrika Üniversitesi’ne geçtik. Klasik bir sempozyum programıydı. Sabah ilk önce açılış oturumu gerçekleştirildi. Protokol ağırlıklı konuşmalar yapıldı. Daha sonra konferansın yapıldığı salonun yanında üniversite avlusunda kurulan bir çadırda Kur’an-ı Kerim sergisi – fuarı sergilendi. Öğle yemeğini Sudan Türk okulunda verdiler. Türkiye usulü güzel bir yemek yedik.
Sudan bu günlerde kış mevsimini yaşadığı için hava sıcaklığı gün içerisinde 30 derecelerde, gece ise 20 derecelerde seyrediyor. İnsanlar bu mevsimde daha çok dışarı çıkarlarmış. Özellikle akşamları geç saatlere kadar Nil nehri boyunca çoluk çocuk, ailecek, millet oturmuş, çay içip piknik yapıyor. Yılın diğer mevsimleri hava çok sıcak olduğu için böyle çıkılamıyormuş. Buranın benim nazarımda en güzel yanı dört mevsim çeşit çeşit meyvenin bulunuyor oluşu. Sürekli karpuz, ananas, mango, üzüm ve yerel meyveler…
Başkent Hartum gelişmekte olan oldukça büyük bir şehir. Kentin farklı yerlerinde devam eden yeni yol çalışmaları, yükselen bina inşaatları dikkat çekiyor. Yollarda şehir içi ulaşımda kullanılan rekşa denilen üç tekerlekli motorlar ilginç manzara oluşturuyor. Ama ne olursa olsun çöl olduğu belli oluyor. Her taraf toz, en işlek, en kalabalık caddelerde bile yol boyunca çöl kumları birikmiş. Nem oranı oldukça düşük hava boğazların ve dudakların kurumasına neden oluyor. Alışkın olmayanların solunum yollarını kurutuyor. Bir müddet sonra yutkunurken zorlanmaya başlıyor insan. Şehrin boş arsaları çöl kumları ve çöl bitkileriyle kaplı.
Hartum’daki program üç gün sürdü. Uluslararası bir sempozyum yapılmıştı ama içeriğinin ne kadar doldurulduğu, sunumların ne kadar başarılı olduğu tartılır. Hatta değerlendirme oturumunda sonuç bildirisi okununca bu konular oldukça tartışıldı. Bu programın yapılışıyla ilgili bende oluşan izlenim şöyledir. Sudan devletinin uluslararası camiaya karşı prestij faaliyeti niteliğinde yapılmış bir organizasyon.
Sudan’a kadar gidip de İHH İnsani Yardım Vakfı ve TİKA işbirliği ile gerçekleştirilen Afrika Katarakt projesini yerinde görmeden dönmek olmazdı. Hartum’daki programın ardından Katarakt projesinin şu an sürdürüldüğü yer olan Kesle vilayetine gittik. İHH adına buradaki çalışmaları takip eden Hamza kardeşimizle Hartum’da buluştuk. Kiralanan bir araçla Kesele’ye doğru yola çıktık. Hartum’dan çıkar çıkmaz çöl başlıyor. Çölün bazı kesimlerinde ‘seyyelü-sahra’ denilen çöl ağaçları çok güzel manzaralar oluşturuyor. Başkenti çıkarken yol kenarındaki tabelalarda yazılı zikir ifadeleri çok hoşuma gitmişti. Yol boyu tabelalarda sübhanallah, elhamdulillah, allahuekber, Allah’ı zikretmeyi unutma vb. ifadeler çok güzel bir uygulama. Yolculuğumuz 7 saat sürdü. Yol boyunca belirli noktalarda polis kontrolü yapılıyor. Her yem dümdüz ova, bazı yerlerde tarım yapılıyor. Özellikle Nil nehri boyunca sulama yoluyla ekim yapılıyor. Arada bir deve sürüleri, inek sürüleri, keçi, koyun sürüleri gözümüze ilişiyor. Hayvanlar alabildiğine cılız, karınlarına bir tutam ot bulabilmek için otluyorlar.
Hartum’dan sabah vakti çıktığımız yolculuğumuz ikindi üzeri Kesele’de nihayete erdi. Kesele ülkenin diğer bölgelerine göre oldukça yeşil ve ağaçlı bir vilayet. Şehir Totil dağı eteklerine kurulmuş. Totil dağı akşam kızıllığında, güneşin gruba erdiği vakitlerde sergilediği seremoni ile mükemmel bir göz ziyafeti sunuyor. Bu manzara eşliğinde Kesele şehir merkezine girdik. Misafir olacağımız eve yerleştikten hemen sonra Kesele televizyonunda canlı yayın konuğu olduk. İHH temsilci Hamza ve oradaki partner kuruluş temsilcisi Halit kardeşimiz programa katılıp katarakt çalışmaları hakkında bilgi veridiler. Daha sonra katarakt ameliyatlarının yapılacağı hastaneye gidip incelemelerde bulunduk.
Afrika’da daha önce gördüğüm ülkelerde, şehirlerde akşamdan sonra el ayak çekiliyordu. Sudan’da, Kesele’de hayat nerdeyse akşamdan sonra başlıyor. Akşamın bir vakti olmasına rağmen çarşı pazarda acayip bir hareketlilik vardı. Biz de çarşıdan biraz meyve, süt ve şeker kamışı aldık. Şeker kamışını soyup içini çiğnediğinde çok güzel bir tat alıyor insan. Hartum gibi burada da her yer toz; toz burada hayatın bir parçası adeta. Ve burada toz pis değil; toz, toprağın en ince hali yani.
İHH İnsani Yardım Vakfı tarafından tüm Afrika’da ‘Siz Görürseniz Onlar da Görür’ sloganıyla başlatılan Afrika Katarakt Projesi kapsamında şimdiye kadar Sudan’ın farklı bölgelerinde 28 bine yakın katarakt ameliyatı yapılmış. Sudan genelinde faaliyet gösteren El-Birr ve Tavasul Organizasyonu ile yapılan anlaşma çerçevesinde 12 bin katarak ameliyatı daha yapılması için bir proje imzalanmış. Bu projenin uygulanmasına Kesele Vilayetinde başlanıyordu.
18 Aralık 2011 Pazar günü Kesele Eğitim Hastanesi’nde yapılan açılış merasimiyle ameliyatlara başlandı. Ameliyatları yapacak doktorlar ve sağlık ekipmanları başkent Hartum’dan Keseleye getirildi. Organizasyonda 3 doktor ve çok sayıda sağlık personeli görev aldı. Organizasyonun açılışı El-Birr ve Tavasul Derneği Kesele Şube başkanı ve Kesele Valisinin eşi tarafından kesilen kurdele ile açıldı. Daha önceden yapılan sağlık taramaları ile tespit edilen katarakt hastaları hastane bahçesine kurulan büyük bir çadırda toplandılar. Burada hastalar doktorlar tarafından bir kez daha muayene edilerek sıra numaraları verildi. Daha sonra belirlenen sıraya göre hastalar ameliyata alındılar. Kesele vilayetinde 10 gün sürecek olan bu organizasyonla 500 hastanın ameliyat edilmesi planlanmaktaydı. Organizasyonun il günü akşama kadar 30 katarakt hastası ameliyat edildi. Çalışmalar akşamdan sonra da geç saatlere kadar sürdürüldü. Bu proje sayesinde yeniden ışığa kavuşmanın heyecanıyla hastane bahçesini dolduran hastalar umutla sıraları bekliyorlardı. Özellikle kırsal kesimlerden gelen hastalar maddi imkansızlıkları dolayısıyla tekrar köylerine gidip gelemedikleri için hastane bahçesinde kurulan çadırda geceleyip sıralarını bekliyorlardı.
Kesele’de iki gün kalıyoruz. Üçüncü gün sabah erkenden Hartum’a dönmek üzere Kesele otogarından bir otobüse biniyoruz. Bindiğimiz otobüs tama dolu; hatta merdiven boşluklarında filan birkaç tane fazladan yolcu var. Otobüsün camlarında siyah film var, dışarıdan bakılınca otobüsün içerisi görünmüyor. İçeriden de koyu renkli perdelerle aracın içi karartılmaya çalışılıyor. Yolculuk boyunca mütemadiyen yüksek sesle aynı tarz müzik biteviye çalıyor. O müzik hala kulaklarımda çınlıyor. Yol boyu her kontrol noktasında durup polis tarafından araç kontrol ediliyor. Yol biraz dar ve bozuk, otobüs çok hızlı gidiyor. Sekiz saat müthiş sarsıntıyla, sinir gerginliğiyle Hartum’a ulaştık.
Bir gece de Hartum’da kalıp Türkiye’ye dönüş yolculuğumuz başladı. Gece yarısı geç saatlerde Hamza’yla Hartum havalimanında vedalaşarak ayrıldık. Böylece bir Afrika seferimiz daha sona ermiş oluyordu.