KIRIM MESELESİ ÜZERİNE
Kırım Özerk Cumhuriyeti dünyada kutuplaşmayı tetikleyen yeni karara imza attı; Ukrayna’dan bağımsızlığı ilan etti. 16 Mart’ta yapılan referandumda Kırım Halkı ise bu karara destek verdi. Bu durum referandum sonrası Rusya Federasyonuyla birleşmeye yönelik çok önemli ve kritik bir adımdır. Bu referanduma batının tepkisi beklenildiği gibi sert oldu. Ukrayna anayasasına göre bölgeler kendi başlarına referandum yapma haklarının olmaması sebebiyle Batı ve ABD yapılacak oylamayı uluslararası hukuka aykırı olduğu ve geçersiz sayılacağı açıkladı.
Buna karşılığında Rusya ise 2010 yılında bağımsızlığını ilan eden Kosova örneğini vererek BM’nin öncülüğünde Kırım’ın Ukrayna’dan izin almaksızın kendi kaderini belirlemek için referandumu meşru zemine oturtmaya çalışmaktadır.
Kırım sorunu hem politik ekonomik ve hem de tarihi etnik temelli sorundur. Buna bağlı olarak Kırım’ı yeniden kendi topraklarına katmayı planlanan Rusya bunun için daha önce Abhazya ve Osetya’da olduğu gibi Rus dilli halkı koruma doktrinini yine kullanmaktadır.
1954 yılında savaş sonrası harabe durumunda ülkenin tatlı su ihtiyacının karşılanması için Sovyetlerin dönem Başkanı Nikita Khuruşov (kendisi de Ukraynalıydı) tarafından Kırım Ukrayna’ya bağlanmıştır. Diğer önemli bir mesele ise yarımadanın su ihtiyacını karşılayan Kuzey Kırım Su Kanalıdır. Bu kanlın kesilmesi durumunda neredeyse başka türlü karşılanması imkânsız olan bu durumu Kırım’ın geleceği hakkında çok önemli rol oynamaktadır. Ayrıca Kırım’ı kontrol eden tüm Karadeniz sahilleri ve Ukrayna’nın doğal gaz ve petrol kaynaklarını, stratejik limanları ve komünikasyon merkezlerinin kontrol eder.
Ve bu olaylar Güney Akım projesinin engelsiz inşasına ve Kırım’ın işgali sebebiyle yolun kısılmasına sebep olurken bunun getireceği sonuçta yarımadanın merkez hükümetten ekonomik ve diğer alanlarda bağımsızlığını sağlayacaktır. Çünkü mevcut durumda Özerk Cumhuriyet enerji ihtiyacı deniz üzerinde direk Rusya’dan değil, kara üzerinden Ukrayna’dan karşılamaktadır.
Aslına bakılırsa Kırım Kiev için uygun olmayan siyasi konjonktürü nedeniyle yatırım yapmaya cesaret edemeyen Batı İşadamları yüzünden ekonomik getiriden ziyade her ay ortalama 70-80 milyon dolar ayırması gereken bir bölgedir. Moskova bu durumu daha da belirsizleştirerek olası yatırımların önünü kesmeye çalışmaktadır.
Yarımadayı önemli kılan bir diğer neden Rusya Federasyonu Karadeniz filosuna ev sahipliği yapmaktadır. Olayları içinden çıkılmaz kılan bir diğer faktör Kırım Ukraynalıların azınlıkta olduğu bölgelerden biri: 25% Ukraynalı, 65 % Rus. Sovyet zamanı ‘düşmanla işbirliği’’ yapmak suçundan Orta Asya’nın içlerine sürülmüş Kırım Tatarların daha sonra ülkelerine geri dönmesine rağmen sayıları 12% geçmemektedir.
Sovyetlerin dağılmasıyla Kırım Rusya, Ukrayna ve Türkiye arasında jeopolitik çatışmanın nedeni oldu. Yarımadadaki etnik zeminde karşı durma olasılığının yüksekliğinin farkında olan Batı, Türkiye ve Rusya yeni bir Karabağ, Çeçenistan veya Yugoslavya örneğinin yaşanmaması için meseleyi olabildiğince çatışmasız çözmeye çalışmaktadır. Bu sebeple Rusya Kırım meclisine sunulacak yeni anayasada Tatarların hakların genişleterek, Tatar dilinin statüsünü yükseltmeyi, Tatar milletvekillerinin sayısının %20’si artırılmasını, halk kültürünü ve dilini devlet seviyesinde tanınmasını vaat ederek ‘’barışçıl’’ yoldan çözmeye çalışmaktadır. Buna karşın Türkiye propaganda savaşında farklı sivil toplum teşekkülleriyle ‘Büyük Turan’’ söylemlerini kullanmaktadır. Süleyman Demirel Kırım’a ziyaret sırasında, “Ukrayna halkıyla dostluk köprüsü Tatarlarla kuracağız” diyerek bölgeye gösterdikleri ilgiye vurgu yapmıştır. Özerk Cumhuriyet’teki merkezi milli-etnik hükumetin yokluğu etnik gruplar arasındaki ilişkiyi sıkıntılı hale getirmiştir. Örneğin radikal Kırım Tatarları grubunu nihai amacı bölgede milli devlet kurmak istemesine karşın diğer çoğunluk (Rus, Ukraynalı) ve azınlık (Ermeni, Bulgar, Yahudi, Alman) Kırım’ı kendi tarihsel geçmişi ve hakkı olarak görmekteler. Ama tüm bunların içinde en önemli faktörü Rusya’dır. Bunun en bariz örneği, her alanda kullanılan dilin %95’i Rus iken, geriye kalan sadece Ukrayna ve Tatarlara ait. Ruslaşmış toplum zihniyeti Ukrayna’nın NATO’ya katılmasına karşıyken, Rusya’yla yakınlaşmaya sıcak bakmaktadır. Rusya ise bu durumun farkında olduğu için Kırım konusundaki tutumunu sert bir şekilde sergilemektedir.
Ömer BEYOĞLU | Azerbaycan