Blog

Eksi 12 Derecede Bayram Namazı | Ali Arıkmert

17 Kasım 2011 by in Blog, Genel

Eksi 12de Bayram Namazı

Bundan sonra bu ülkenin ismini ne zaman duysam içim üşüyecek diye korkuyorum. Tataristan’dan bahsediyorum. İHH İnsani Yardım Vakfı 2011 yılı kurban faaliyetleri çerçevesinde Tataristan’a gideceğimizi öğrenince hemen bu ülke hakkında bilgi toplamaya başladım. Orada bizi karşılayacak olan partner kuruluş temsilcileriyle telefon görüşmesi yaparak program hakkında bilgi aldım. Haritadan ülkenin yerine baktım, gideceğimiz şehirlerin yerini harita üzerinde işaretledim. O tarihlerde havanın nasıl olacağına baktım, sordum. Havanın Türkiye’ye göre çok daha soğuk olacağını öğrendim. Ona göre hazırlık yapacaktık. Eskiden beri soğuk havayla aram pek yoktur. Sıcak havalara bir şekilde katlanıyorum ama iş soğuk havaya kalınca donup kalıyorum.

Kurban bayramına bir ay kala vakıfta yapılan bir toplantı esnasında 2011 Kurban organizasyonu kapsamında Tataristan’a gideceğimi öğrendim. Bu yolculuğa iki kişilik bir ekiple çıkılması planlanmaktaydı. Yol arkadaşım Karaman’dan Abdullah Bağırgan abiydi. Abdullah abiyi daha önce tanımıyordum. Bunun için toplantıdan sonra Abdullah abiyi telefonla arayıp hem tanıştım, hem de yolculuğumuz esnasında bilgi verdim. Daha sonraki günlerde de yolculuk için hazırlıklar yaptım.

4 Kasım Cuma akşamı yolculuğumuzun başlangıç noktası İstanbul Atatürk Havaalanı’nda yol arkadaşım Abdullah Bağırgan’la buluştuk. Uçuş öncesi hazırlıklarımızı yapıp uçağa geçtik. Üç saat on beş dakika süren yolculuğun ardından Kazan Havaalanı’na indik. Yolculuk esnasında ve havalimanı çıkışında –Rusya’ya giriş işlemlerinde- yıllardır Tataristan’da bulunan hemşerimiz Latif Bey bize yardımcı oldu. Tataristan’da saatler Türkiye’ye göre iki saat ilerde. Havaalanında bizi İHH Tataristan gönüllüsü İldar ve Süleyman karşıladı. Uçaktan indiğimizde hava çok soğuktu. Daha uçaktayken kaptan pilot Kazan’da hava sıcaklığının -6 derece olduğunu anons etmişti. Bizi karşılayan arkadaşların arabasıyla Kazan’a 40 km uzaklıkta bulunan Zelenodolsk şehrine geçtik. Bu, şehrin Rusça ismiymiş, Tatarcası, Yeşilüzen; Türkçesi, Yeşilvadi imiş. Şehrin 100 ila 120 bin arasında nüfusu varmış. % 30 Tatarlar, % 30 Ruslar ve % 40 diğer milletlerden oluşmaktaymış. Orada bir otele yerleşip istirahat ettik.

5 Kasım Cumartesi, arife günü öğleye doğru İldar Hazret (Tatarlar hocaya hazret diyorlar.) gelip bizi kaldığımız otelden aldı. Yeşilüzen’de aktif olan üç camii varmış. Bugün dördüncü camii olan Tınışlık Camii’nin açılışı olacakmış, oraya gittik. Cami avlusunda, mescit kapısı önünde açık havada bir tören icra edildi. Tatarlar ‘Açılış Tantanası’ diyorlar. Bu arada hava çok soğuk, Rüzgar buz gibi esiyor, yüzüm ve elim buz tuttu adeta, fotoğraf çekmek için makinenin deklanşörüne zor basıyorum. Açılış merasimi icra edilirken arkada yemek ve pilav pişiyor. Arada bir o ateşin başında ısınmaya çalıştım ama nafile uğraş. Açılış programının ardından camiye girip tahiyyat’ül-mescid namazı kılıyoruz. Daha sonra da caminin hemen yanında bir ahşap bir binada yemek ikram edildi.

Tınışlık Camii açılış tantanasından sonra partnerimiz İldar Hazretin inşaat halindeki camisinin hemen yanındaki geçici ek binada öğle namazını kıldık. Namazdan sonra İldar Hazret cemaate dönüp ‘Cemaat Türkiye’den konuklarımız var.’ dedi ve bize söz verdi. Biz de Tataristan’a geliş sebebimiz, İHH’yı ve İHH çalışmalarını anlattık. Kurban çalışmalarını anlattık. Burada camilere mescit diyorlar. Müslüman halkın toplanma yeri camiler. Camiler dar imkanlarla, halktan toplanan yardımlarla inşa ediliyor ve bakımları yapılıyor. İnşaat halindeki camilerin hemen yanı başına ahşaptan geçici binalar yapıp cami açılıncaya kadar namazlarını burada kılıyorlar. Yine bu ahşap binalarda toplanıyorlar, caminin idare işleri de buradan yürütülüyor. Genelde camiler temiz ve bakımlı. Eski olsa da temizlik iyi yapılıyor. Camii temizliği bayanlar tarafından da yapılıyor. Hatta camiler saksılarda çiçeklerle süslenmiş.

Arife günü öğleden sonra Kazan’da bir aileye misafir olduk. Ev sahibesi Kerime Hanımefendi bizim için çok güzel bir sofra hazırlamış. Yakın akrabalarını da davet etmiş. Yemekten sonra bizden haberler sordular. Yeni şeyler duymak istediklerini söylediler. Biz de Türkiye’den, İHH’dan, Kurban çalışmalarından bahsettik. Türkiye’de bayramların nasıl yaşandığını anlattık. Merak ettikleri konulara cevap vermeye çalıştık. Bir ara ev sahibesi Kerime teyze ağlayarak tatarca bir şeyler söyledi. O zaman ne dediğini pek anlayamadık. Daha sonra ne olduğu İldar Hazret’e sorduk. Kırk yaşlarında bir oğlu varmış. Dini konularda biraz gevşekmiş, bu yüzden biraz muzdarip olduğu için ondan şikayetçi olmuş. O gün akşama tekrar Yeşilüzen’e döndük.

Tataristan’da ilk gün nereye gittiysek üşümekten bir hal olduk. Üşüyen sadece biz değilmişiz. Bizimle gezen diğer Tatar kardeşlerimiz de üşümüşler. Akşamdan sonra bu soğuk günü tefli etmek için, hasta olmadan atlatabilmek için saunaya gitmemiz gerektiği söylendi. Ama Yeşilüzen’de sauna bulamayınca komşu şehir Volshzk’a gittik. Burası Tataristan’a bağlı değil. Rusya’nın içinde Tataristan’ın komşusu Mari Özerk Cumhuriyeti’ne bağlı bir şehir.  Saunada bizden başka kimse yoktu. Hakikaten çok iyi oldu ve hasta olmadan o günü atlattık.

6 Kasım Pazar günü, Kurban Bayramın birinci günü sabah erkenden kalkıp sabah namazı için Kızıl Mescid’e gittik. Burası Yeşilüzen’in en büyük mescidi. Bayram namazını da burada kıldık. Sabah namazından sonra Kur’an-ı Kerim okumaları yapıldı. Bu caminin hocası, aynı zamanda Yeşilüzen müftüsü Abdülhamit Hazret bayram namazına kadar sohbet etti. Cami daha sabah namazında dolup taşmıştı. İnsanlar cami dışında da saf tutup bayram namazına kadar -12 derecede, buz gibi bir havada namazı beklediler. Böyle bir soğuk havayı ömrümde hiç tecrübe etmemiştim. Dışarıda abdest almak için ılık su kullanılıyor. Abdestten yere akan su daha bir karış bile akmadan on saniye de buz tutuyor. Hava açık, güneş var ana ısıtmıyor, adeta donduruyor.

Bayram namazından sonra çocuklar ve kadınlardan bir grup cami avlusunda sıraya geçiyor. Namazdan çıkan cemaat onlara az miktarda paralar veriyor. Namaz çıkış toplu olarak bayramlaşma yapılır diye beklemiştim. Ancak öyle bir etkinlik olmadı. Toplu olarak bayramlaşma gibi bir uygulamaları yok. Soğuk havaya rağmen namaz çıkışı dışarıda bir müddet bekleyerek bütün bu olup bitenleri gözlemledik. Oradan kaldığımız otele geçip biz bir müddet dinlendik. İldar Hazret de birkaç işini halletmek için ayrıldı.

Bayramın birinci günü öğleye doğru inşaat halindeki Nur Mescidine geçtik. Orda öğle namazını kıldık. Daha sonra kurban kesimlerine iştirak ettik. Fotoğraflar çektik. Kesilen kurban etinden camii avlusunda ateş yakılarak yemek pişirildi. Cemaatle birlikte topluca yemek yenildi. Akşam da Tınışlık Camii’ne gidip oradaki meclise misafir olduk. Sofrada Özbek pilavı vardı. Bir müddet orada sohbet ettik. Yatsı namazını o camide kılıp oradan otele geçtik. Otelde internet bağlantısı yokmuş. Biz de harici bir aparatla GSM hattı üzerinde güç bela zayıf internet bağlantısı kurmayı başardık. Bu yolla kurbanla ilgili haber ve fotoğraflarımızı İstanbul’a, İHH’ya ulaştırmayı başardık.

7 Kasım Pazartesi günü, Kurban Bayramın ikinci günü sabah erken saatlerde Buinsk şehrindeki kurban organizasyonu için yola çıktık. İki saatlik bir yolculuğun ardından Buinsk’e ulaştık. Hava yine ayaz ve çok soğuktu. Bu şehirdeki Müslüman nüfusu çok daha yoğunmuş. Şehrin nüfusu 35 bin civarındaymış. 25 bin civarında Müslüman nüfusu varmış. 120 bin nüfuslu Yeşilüzen’de dört cami varken Buinsk’te altı camii bir medrese varmış. Şehrin girişinde bizi Ensar Hazret diye bir zat karşıladı. Güler yüzlü, oldukça enerji dolu mübarek bir zattı. Orada Takva Mescidine vardık. Hemen kurban kesim işlemlerine başlandı. Orda beni çok şaşırtan şey, daha biz varmadan asılan, elle çizilmiş-yazılmış olan İHH Kurban Pankartı olmuştu. Bu pankart hicri takvime göre beş yıl önce elle hazırlanmış, her yıl üzerindeki rakamların üzerine bez dikerek yıl güncellenmiş. Orijinal bir çalışmaydı.

Buinsk’teki ekip de çok çalışkandı. Hemen kurbanları kestiler. Ardından şehirde bulunan ihtiyaç sahibi ailelere dağıtım yapıldı. Hava çok soğuk olduğu için genelde gittiğimiz her eve girmek durumundaydık. Bu da fotoğraf açısından sıkıntı oldu. Dışarıdaki o soğuk havadan evin içindeki sıcak havaya geçince fotoğraf makinemiz nemlendi, puslandı. Evlerin büyük bir kısmı ahşaptan yapılmış. Ahşap denilince basit tahtadan değil. Evin tüm duvarları bütün ağaçlardan yapılmış. Bölge orman konusunda zengin olunca malzeme sıkıntısı yaşanmıyormuş. Şehre gelirken görmüştük, çok geniş ormanlık alanlar ve büyük, düzgün ağaçlar var.

Dağıtım çalışması sonrası Ensar Hazret’in evinde misafir olup yemek yedikten sonra oradaki Müslümanlarla vedalaşıp Buinsk’ten ayrıldık. Yol boyunca çok sık çam ormanları var. Bölge dağlık değil. Genel olarak araziler düz ve tarıma elverişli. Tek olumsuzluğu soğuk bir iklimde oluşu. Yolcuğumuz boyunca Damir diye bir kardeşimiz bize tercümanlık yaptı. Oradaki üniversiteden ekonomi mezunuymuş. Şimdi Kazan’da helikopter fabrikasında çalışıyormuş. Yol kenarlarında arada bir çiçeklerle süslenmiş tek mezarlar görüyoruz. Bunlar trafik kazası sonucu o yerde ölmüş kişilere aitmiş. İbret olsun diye oraya, hemen yol kenarına defnediliyormuş. Buinsk’ten Kazan’a yakın bir yerde bulunan Zalesni diye bir yere geçtik. Orda bir mezbahada büyük baş bir kurban kestirdik. Bu kurbanı da fakir ailelere ve Osmaniye Medresesi denilen bir eğitim kumruna bırakıyoruz.

Tataristan’daki son günümüz, 08 Kasım Salı günü, sabah kalktığımızda kar yağıyordu. O gün akşama kadar da aralıksız kar yağışı devam etti. Son günümüzde çarşı pazara uğrayıp biraz alış veriş yaptık. Zelenodolks şehrinde bir yetimhane varmış. Bir de yetimhane öncesi çocukların barındırıldığı bir kurum var. Bu kurum tam olarak bir yetimhane değil. Rusya’da alkol tüketimi fazla olduğu için, aile kurumunun sağlıklı işlemediği için, dağılmış ailelerin ve bazı sağlıksız ailelerin çocukları yetimhaneye verilmek üzere devlet tarafından alınıyor. Mahkeme süreci devam ederken, hukuki süreç neticeleninceye kadar bu çocukların barındığı bir yer. Son günümüzde burayı ziyaret ettik.

Öğleden sonra şehirdeki tek medrese olana Ebu Hanife Medrese’sinde bir meclis toplanmıştı. İl müftüsü Abdülhamit Hazret’le birlikte oraya iştirak ettik. Artık Zelenodolks için veda vakti gelip çatmıştı. Oradaki partnerimizle ve diğer arkadaşlarla vedalaştık. Akşam Kazan’a doğru yola çıktık. Üniversite eğitimini Türkiye’de tamamlamış Ruslan diye bir kardeşimiz bizi arabasıyla Kazan Havaalanına bıraktı.

[nggallery id=11]

One Comment
  1. Okuduğumuz kadarıyla soğuk ama güzel bir bayram geçirmişiniz.. Allah yaptığınız hayırları kabul etsin..
    Fotoğraflar da çok güzel, tebrik ederim… 🙂

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

    Bâb-ı Âlem Uluslararası Öğrenci Derneği yurtdışından ülkemize eğitim için gelen ve İstanbul’da eğitim gören misafir öğrencilere yönelik rehberlik, danışmanlık hizmetleri ile birlikte çeşitli eğitim ve sosyal aktiviteler gerçekleştirmektedir.

    ADRES

    Karagümrük Mahallesi Fevzipaşa Caddesi Hakan Pasajı No 261/22 Fatih-İstanbul

    TELEFON

    +90 212 621 2743

    E MAİL

    [email protected]